20.07.2013

Lisânımıza Dâir (Fuad Köprülü)

LİSÂNIMIZA DÂİR

Hayat gazetesi
Sayı: 51 (2. Cild)
Ankara: 17 Teşrin-i Sânî 1927


Şu soñ aylarda matbû'âtımızı sık sık işgāl éden "akademi" da'vâsı lisân, sarf, ıslâh mes'eleleri gibi eski ve çok karışık mes'eleleriñ yeñiden ortaya atılmasına sebebiyet vérdi. Her tarafdan türlü türlü fikirler ileri sürüldü. Biraz okuyup yazma bilen herkes bu mes'elelerde kendisini mütehassıs 'add étdigi içün, muhtelif perdelerden yükselen bu sesleriñ ne berbâd bir âhengsizlik tevlîd etdigini ve meydânda müsbet hîç bir fikir bulunmadığını ibret ve te'essürle kayd édebiliriz. 
Lisânımız hakkında ileri sürülen mütâla'alar arasında çok garîb şeylere tesâdüf étdik: Türkçeniñ bugünki fikirleri ve hisleri ifâde kābiliyetinden mahrûm ve âdetâ ibtidâ'î bir dil olduğunu söyleyenler, ilim ve felsefe ıstılâhlarından tamâmıyla mahrûm olduğumuzu ileri sürerek beyne'l-milel ıstılâhlarıñ kabûlünü tavsiye édenler, şu soñ senelerde lisânımıza çok çok girmege başlayan Frenkçe kelimeleri hoş görenler, edebî ve medenî bir mâzîmiz olmadığını âdetâ gurûr ve fahr ile ileri sürenler oldu… Bereket vérsin ki bütün bu gibi iddialarıñ topu topu bir günlük ömrü vardır!
Bütün bu cins iddialara rağmen muhakkak olan bir şey varsa o da güzel Türkçemiziñ her gün daha bâriz bir şekil alan mes'ûd inkişâfıdır. Türkçeniñ şu soñ yigirmi seneden beri geçirdigi terakkī safhalarını tedkīk édenler, yeryüzünde hîç bir lisânıñ bu kadar az zamân zarfında bu derece kuvvetli bir inkişâfa mazhar olmadığını i'tirâf mecbûriyetinde kalırlar. Türkçe, yalñız edebiyât lisânı olarak sâdeleşmek ve güzelleşmekle kalmamış, ilim ve felsefe lisânı sıfatıyla da yeñi bir mevcûdiyet göstermişdir.
Bundan yigirmi sene evvel meselâ bir felsefe kitâbını tercüme étmek bizim içün âdetâ imkânsız gibiydi; hâlbuki şimdi, bugünkü Türkçe ile ifâde édemeyecegimiz hemân hîç bir şey yokdur. Lisânımız o kadar zenginleşmiş, o kadar vüs'at kazanmışdır. Fransız müsteşriklerinden Jean Deny, Türkçe Grameri'niñ baş tarafında bunu açıkça i'tirâf édiyor. Nitekim rub' 'asır evvel İngiliz müsteşriki Gibb Türk lisân ve edebiyatınıñ tanzîmatdan beri geçirdigi tekâmülüñ sür'tına hayrân ve meftûn olduğunu saklamamışdı…
Türkçeniñ tekâmülü hakkındaki bu nokta-i nazarıñ yañlış tefsîr édilmemesi içün ba'zı kayıdlar daha ilâve édelim: Bugünkü Türkçeniñ, ilim ve san'at lisânı olarak, a'zamî kemâl haddine geldigini aslâ iddiâ étmiyoruz. Bugünkü edebî lisânımızn çok mühmel (ihmal edilmiş) olduğunu, mekteblerimizde hattâ matbû'âtımızda temîz ve doğru Türkçe yazanlarıñ gitdikçe azaldığını, lisânımıza çok lüzûmsuz yere sokulmak istenen "modern, enteresan, ilah…" gibi Freng kelimeleriñ eski Arab ve Acem kelimelerine rahmet okutmağa başladığını, ıstılâhlarımızıñ henûz tamâmıyla takarrür étmemesi (oturtulmaması) yüzünden ilim lisânımızda birçok karışıklıklar olduğunu dâimâ i'tifâf éderiz. Ma'a-mâ-fîh bütün bu hâdiseleiñ sebeblerini biraz etraflıca düşünecek ve añlayacak olursak, Türkçeniñ bu çok serî' tekâmül devresinde bu cins şeylerin gāyet tabî'î olduğunu teslîm mecbûriyetinde kalırız. Bir lisânıñ tekâmülü, o lisâna sâhib olan milletiñ umûmî tekâmülüyle sıkı sıkı alâkadârdır. Türkçeniñ meselâ şu soñ yigirmi senelik tekâmül safhalarını tedkīk édiñiz; onuñla, Türk milletiniñ bu müddet zarfında maddî ve ma'nevî ne derin inkılâblar geçirdigini, hukūkī, iktisâdî, bedî'î, dînî telakkīleriniñ nasıl tahavvüllere ma'rûz kaldığını derhâl añlayabilirsiñiz. İslâm medeniyetinden bugünkü Avrupa medeniyetine, Kurûn-ı Vustâ (Ortaçağlar) mantıkından yeñi ve asrî zihniyete geçmek ve bunu a'zamî sür'atle yapmak ıztırârında kalan Türk milleti, henûz bu büyük ameliyeyi ikmâl étmiş degildir; ictimâ'î hayâtımızıñ her şu'besinde bu gibi "intikāl" devirlerine hâss olan kusûrlar, zâhirî karışıklıklar, didinmeler, araşdırmalar göze çarpıyor; bütün bunlar, tabî'atıyla, lisânda da kendini gösteriyor ve gösterecekdir. "Harflerimiz bozukdur, imlâmız muttarid (külli kaideye uygun) degildir, ıstılâhlarımız teşevvüşden kurtulmadı" tarzında feryâd édenler, tabî'î haklıdırlar; fakat bütün bu feryâdlara rağmen, memleketiñ umûmî tekâmülüyle müterâfık (beraber) olarak ilim ve edebiyât lisânımızñ mütemâdî inkişâf étmekde olduğunu da unutmayalım. Hayâtıñ her şu'besinde olduğu gibi lisândaki bu inkılâb ve inkişâf da o kadar sür'atlidir ki, bunu şimdiden resmî hey'etlerle tesbît ve tevkīfe kalkışmak imkânsız ve ma'nâsızdır…

Köprülüzâde Mehmed Fu'âd  


- Çevriyazı: Toğrul Atabay 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder